16 Kasım 2014 Pazar

Matrakçı 450 Yılın Ardından Anıldı

Matrakçı'nın İstanbul Minyatürü
 
    Matrakçı Nasuh Minyatür Sergisi ve Paneli,  4 Kasım tarihinde Dolmabahçe Sarayı Sergi Salonu'nda Prof. Dr. Nurhan Atasoy ve Vali Vasip Şahin'in yaptıkları açılışın ardından sergi gezildi ve panele geçildi.  Prof. Dr. Nurhan Atasoy' un başkanlık ettiği panele Prof. Dr. Erhan Afyoncu, Prof. Dr. Feridun Emecen, Prof. Dr. Zeynep Tarım ve Dr. Seyit Ali Kahraman konuşmacı olarak katıldılar.

Nurhan Atasoy Minyatür Anlatıyor
    Matrakçı Nasuh,  1520-1566 yıllarında hüküm sürmüş olan Kanuni döneminde yaşamış ve matrak oyununu bulması dolayısıyla  bu adla anılan kişi olarak karşımıza çıkmaktadır. Çok yönlü bir kişiliğe sahip olan Matrakçı'dan bize kalan en önemli şeyler arasında onun minyatürleri yer alır.  Seferlere katılarak gördüğü bu yerlerde bitki örtüsünü, ağaç çeşitlerini, hayvan tür ve çeşitlerini (örneğin bir minyatüründe yer alan kuş çeşidinin tespit edilir nitelikte olması),  önemli gördüğü imari yapıları,  kaleleri, şehirlerin kuşbakışı olarak sanki bir uydu yardımıyla çekilmiş gibi görünüşlerini,  vs.  kendine has bir üslupla çizmiş ve bu minyatürler günümüze ulaşmıştır. 
    Ancak genellikle cadde ve sokaklara yer vermemiş ve gerçekte boş olan bir yeri,  bir meydanı  çizimleriyle doldurmuştur. Keza kağıda sığmadı diye İstanbul çiziminde bir yeri almış ve kağıdın üst köşesine nakşetmiştir. Her eser gibi bunların da incelenirken dikkatli olunması, bir haritadan ziyade sanat eseri olarak yapıldığı unutulmamalıdır.  Matrakçı Nasuh'u görebileceğimiz, çizilmiş  bir minyatürün günümüze ulaşmamış olması onun kişiliği üzerine  somut olarak bir şey bilmememiz anlamına gelebilir. Uzun yıllar sonra Evliya Çelebi'nin kaleme aldığı Seyahatname adlı eseri incelendiğinde orada yazanlarla Matrakçı'nın çizimleri birbiriyle örtüşmektedir.  Kıyas yoluyla yapılan bu tür incelemeler bir eserin değil iki eserin birden güvenilirliğini artırabilir.  Kısacası Matrakçı Nasuh,  zaman zaman anılması gereken tarihe katkı sağlamış kişilerden biridir.  İlgiyle ve keyifle onu okuyabileceğimiz eserlerin yazılması şimdilik sadece bir temenniden ibarettir.

Dolmabahçe Sarayı Sergi Salonu - Panel

Yazı ve Fotoğraf : Enes Ulukaya