Çok kez adını duydunuz, kiminiz gitti, kimileri önünden geçip gittiği halde farkına bile varmadı. Kafanızı az kaldırdığınızda ağaçların arasından gözükür gözünüze. Bir mezarlığın hemen üstünde gizlenmiş, bir o kadarda kendini açıkça belli eden Piyerloti'den bahsediyorum. Bir bardak çayın bahane olup türlü paylaşımların yaşandığı bu yer zamana karşı bozulmadan kalabilmek için adeta mücadele ediyor. Hangimiz çıkıp bu tepeye doya doya seyretmemiştir o güzel manzarayı. Kim bilir hangi arkadaşlar, dostlar, sevgililer mutluluklar içinde el ele kol kola geldiler buraya. Her ne kadar hemen ayaklarınızın dibinde yatan ebediyete kavuşmuş insanlardan bihaber olsak bile.
Dedim ya herşey bu tepede o kadar sade ve pürüzsüz ki yukarıda çok şey göze hoş gözüküyor. Dedim ya ne kadar güzel bir yer diye... Bizi büyülediğinden mi olacak bu tepenin, bilmiyorum. Hemen aşağısında Eyüp Sultan isminde bir zatı muhterem vardır hiç gözümüzün görmediği.Teleferik ile çıkıp o tepeye, teleferikle inip alel acele kaçtığınız vakit o yerden göremeyeceğiniz daha çok şey vardır. Gerçi tepeye çıkan o yolu kullansanız dahi gördüğünüz mezarlardaki isimler size hiç mi hiç tanıdık gelmeyecektir. Zaten Mareşal Fevzi Çakmak mış Necip Fazıl mış Bestekar Zekayi Dede imiş onlar başka milletlerin insanı olduğundan tanıyamayız bizler...
O tepeye çıkana dek daha onlarca isim görürsünüz o mezarlıkta. Ve tarih bir mezan taşı vasıtası ile gözlerinizin önüne serilir o vakit. Bu kıymetli insanlar üzerinde zamanı geldiğinde tek tek durmak gerekir. İlk başta çok şeyin değiştiğini düşünürdüm mekanlar üzerine. Anladım ki değişen ve alakasız umursamaz olan bizlermişiz. Kaçmak yerine kendi değerlerimizden, sıkıca sarıldığımız vakit eminim ki Piyerloti'den İstanbul'u seyretmek bir başka güzel ve umut verici olacaktır.
Dedim ya herşey bu tepede o kadar sade ve pürüzsüz ki yukarıda çok şey göze hoş gözüküyor. Dedim ya ne kadar güzel bir yer diye... Bizi büyülediğinden mi olacak bu tepenin, bilmiyorum. Hemen aşağısında Eyüp Sultan isminde bir zatı muhterem vardır hiç gözümüzün görmediği.Teleferik ile çıkıp o tepeye, teleferikle inip alel acele kaçtığınız vakit o yerden göremeyeceğiniz daha çok şey vardır. Gerçi tepeye çıkan o yolu kullansanız dahi gördüğünüz mezarlardaki isimler size hiç mi hiç tanıdık gelmeyecektir. Zaten Mareşal Fevzi Çakmak mış Necip Fazıl mış Bestekar Zekayi Dede imiş onlar başka milletlerin insanı olduğundan tanıyamayız bizler...
O tepeye çıkana dek daha onlarca isim görürsünüz o mezarlıkta. Ve tarih bir mezan taşı vasıtası ile gözlerinizin önüne serilir o vakit. Bu kıymetli insanlar üzerinde zamanı geldiğinde tek tek durmak gerekir. İlk başta çok şeyin değiştiğini düşünürdüm mekanlar üzerine. Anladım ki değişen ve alakasız umursamaz olan bizlermişiz. Kaçmak yerine kendi değerlerimizden, sıkıca sarıldığımız vakit eminim ki Piyerloti'den İstanbul'u seyretmek bir başka güzel ve umut verici olacaktır.
Yazı: Enes Ulukaya